Bir çocuğun annesini veya babasını yitirmesi, onun için oldukça acı bir travmatik yaşantıdır.... Hele ki bir çocuğun annesini ve babasını art arda yitirmesi onun ruhunda onulması zor yaralar açmakta ve kişinin ruhsal bütünlüğünü tehdit etmektedir...
Kişilerin yaşadıkları zorlayıcı yaşantılarıyla baş etmelerinin yolları farklı olsa da pek çok kişi için yazmak travmatik yaşantıları saran, iyileştiren ve hatta eskisinden daha dayanıklı hale getiren bir şifalı eldir...
Yazmak, travmatik yaşantılarda ruhsal bağışıklık sisteminin devreye girerek kişinin bilinçdışı bir güdümle acıyla başa çıkmasını sağlayan ve o acının algılanan yoğunluğunu azaltarak uzun vadede kişiyi güçlendirip o acıyı yok eden ruhsal bütünlüğünü koruyan iyileştirici bir mekanizmadır...
Türk Edebiyatı'nın Kıymetli yazarlarından İnci Aral da küçük yaşlarda anne ve babasını kaybetmiştir... Yazarak ruhundaki yaraları sarıp iyileştirmiş ve böylelikle hayata tutunmuştur:
«Her zaman yazmayı bir terapi olarak gördüm. Terapiye
gitmektense yazmayı yeğlerim. Yazmak beni iyileştirdi. Çünkü benim çok zor bir
çocukluğum oldu. Çok küçük yaşta anne babamı kaybettim. Ailemiz dağıldı. Okumak
ve yazmak beni hem daha iyi bir insan yaptı, daha sevgi dolu, daha vicdanlı bir
insan haline getirdi. İnsanı öğrendim çünkü. Hem de doğrudan yazarak iyileştim
ben. O ruhumdaki yaraları iyileştirdim.»
İnci
Aral
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder