27 Aralık 2023 Çarşamba

 



   

                        "Dil söyler kulak dinler, kalp söyler kâinat dinler."

                                                                                       Yunus Emre





16 Aralık 2023 Cumartesi

23 Nisan 2023 Pazar

YAZIYLA TERAPİ'NİN GENİŞLETİLMİŞ BASKISINI HAZIRLIYORUM 😍


 

                       Sevgili Dostlarım Okurlarım;

                    Yazıyla Terapi'nin baskısı tükendi epey zaman önce... Öncelikle hepinize çok teşekkür ediyorum... Geri bildirimlerinizle beni yüreklendirdiniz... Bendeniz de bu vesileyle şu günlerde Yazıyla Terapi adlı kitabımın genişletilmiş baskısını hazırlıyorum... Doktora çalışmalarımdan da katkılarla onu sizlerle buluşturmak üzere kalemimi oynatıyorum. Sanırım biraz zaman alacak... Buradan paylaşacağım ne zaman yayımlanacağını... 

                    En içten sevgilerimle ve de en derin hürmetlerimle....


                    Ezgi Yaz

                    Uzm. Klinik Psikolog, Dr.


                    


13 Nisan 2023 Perşembe

3. KİTABIM DÜŞLERDE KALAN ÇIKTI 🥰💖


"Demem o ki dokunaklı esiyor şimdilerde, hatıralarımızın ölgün rüzgârı…
Madam Marta Koyu’nda yıldızları seyrederek sabahladığımız gecelere ne demeli peki? Birbirimizden güç alarak martıların korkunç çığlıklarıyla inleyen karanlık adaya meydan okumamıza… Peki ya dilek tutup sabahtan akşama kadar, iskelede, kavurucu güneşe aldırmadan seferlerini nadiren Adalar-Kadıköy hattında yaptığını bildiğimiz Barış Manço vapurunu bekleyişimize… Ona rastladığımızdaysa çocuksu bir sevinçle kucaklaşmamıza…

Sahi bulabildin mi hani o barok lavta çalınan perili köşkü? Namıdiğer Operadaki Hayalet’in gizemli kulisini…

Bilmem hatırlar mısın hâlâ, ağaç tepelerinden güç bela toplayıp hasır şapkama tıka basa doldurduğumuz ne var ki ekşiliğinden bir türlü yiyemediğimiz o irili ufaklı sarı, kırmızı erikleri…

Sence de bazı şeyler hatırımızdaki hâliyle kalmalı, değil mi?"



10 Eylül 2021 Cuma

AYRILIK SANCILARINA DAİR

 




Merhaba Sevgili Dostlarım;


Yazıyla Terapi'nin ardından dört yıl sonra "Ayrılık Sancıları" adlı öykü kitabımla bir aradayız.


Öykü, roman, anı, şiir vb. edebî türlerdeki eserler, ruhumuza ayna tutarak kendimizi tanımamıza, anlamamıza, anlamlandırmamıza katkıda bulunarak içgörümüzü geliştirmemizi sağlayacak işleve sahiptir. Biz okurlar, edebî eserleri okuyarak oradaki karakterlerin yaşantılarının ve anlatının içine sızarız. Marcel Proust'un "Aslında her okur, okuduğu esnada kendi kendinin okurudur. Yazarın eseri okura sunduğu bir görme aygıtına benzer; okurun o kitap olmasa kendinde bile fark edemeyeceği şeyleri görmesini sağlar." ifadesindeki gibi onları okurken esasen kendimizi okuruz.


Biz okurlar, edebî metinleri alımlama sürecimizde kendi içimize doğru keşif yolculuğuna çıkarız... Okuduklarımızı kendimizle ve yaşamımızla ilişkilendirmeye çalışır, karakterlerle veya olaylarla özdeşim kurmaya başlar, bastırdığımız duygularımızı okuduklarımız üzerinden yaşama olanağı bulur, katarsis yaşarız. Bir başka deyişle duygusal ve düşünsel boşalımla birlikte arınırız  Bunlarla da kalmaz, karakterlerin yaşanmışlıkları üzerinden kendi yaşamımızla kurduğumuz benzerlikleri ve farklılıkları sorgulama, sorunlarımıza farklı bakış açıları geliştirerek onlara dair çözümler üretme ve  onları kendimizle bütünleştirerek içgörümüzü geliştirme olanağı yakalarız. Bütün bu süreçler terapötik işleve sahiptir. Bu yüzdendir ki psikolojik yardım sürecinde buradan hareketle geliştirilen Bibliyoterapi (Okuma Yoluyla Terapi) yönteminden yararlanılmaktadır. 


Bu çalışmamda, ayrılık teması ile ilişkili olarak Bibliyoterapi'nin özdeşim ve yansıtma; arınma (katarsis) ile içgörü ve bütünleşme olan üç aşamasının hepsinin veya bazılarının amaçlarını gerçekleştirmeye hizmet edecek nitelikte öyküler yazdım...


"Ayrılık Sancıları" adlı öykü kitabımı ister Bibliyoterapötik ister edebî okuma yapma niyetiyle okuyabilirsiniz...


Keyifli okumalara diliyorum...


En içten sevgilerimle ve hürmetlerimle...


Ezgi Yaz

Uzman Klinik Psikolog


6 Nisan 2021 Salı

AYRILIK SANCILARI (KİTAP)

"O zamanlar anlatmaya değer bir yaşamım olmasını çok istiyordum. Demek ki zehirle şifa kuşağında salınan aşk, yaşamları anlatmaya ve anılmaya değer bir kimliğe büründürerek hayal ve gerçeklik düzlemini birbiri içinde eritiyordu. Anda ve sonsuzlukta olmayı sağlıyordu. Peki, bu sonsuzlukta yaralanmadan kalabilmek mümkün müydü? Yapamadım. O sonsuzluğu gördükten sonra bir türlü dünya zamanına alışamadım ve hep zamansızlığı aradım."