29 Şubat 2016 Pazartesi

"YAZMAK, İNSANIN KENDİ KENDİSİYLE DERTLEŞMESİDİR."

                                     Ezgi YAZ                                        
Uzm.Klinik Psikolog

28 Şubat 2016 Pazar




        Kopuz eşliğinde söylenilerek hatırda kalıp nesilden nesile geçen Dede Korkut Hikayeleri'nin ve pek çok destanın insanlığın yazılı edebiyattan önce hatırında kalmasını sağlayan mucize bana göre müziktir. Müzik,öğrenmeyi kolaylaştırır, uzun süreli hafızayı canlı tutar, beynin çalışmayan bölgelerini çalıştırır... Bu yönü ile müziği algılamak Alzehimer için de önleyicidir...

                                                                                Ezgi Yaz

                                                                     Uzm. Klinik Psikolog 
        
         Eski Türklerde ve Orta Asyadaki Türklerde Şaman Davulu çalınarak, hareket ve danslarla, zaman zaman pentatonik müzikler ileçeşitli ritüeller gerçekleştirilir ve kötü ruhların kovulduğuna, Tanrı ile iletişim kurulduğuna inanılırdı. Ruh Sağlığı bozuk olanlar Şaman Davulu ile Kopuz ile tedavi edilirdi. Günümüzde de bu uygulmalar Türkiye'de, Orta Asya'da ve dünyanın pek çok yerinde gerçekleştirilmeye devam etmektedir.
                                                      Uzm. Klinik Psikolog Ezgi Yaz
İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde yer alan bu heykel, Yunan Mitolojisi'nde Apollon Müziğin ve Sanatın Tanrısı'na aittir. Rivayete göre lir çalarak dünyanın ahengini sağlar, ruhsal hastaları iyileştirir...
Uzm. Klinik Psikolog Ezgi Yaz


     Müziği ilimler sınıfında matematiğin bir dalı olarak kabul eden bilginimiz Farabi'nin Müzikle Terapi ile ilgili çalışmalarından günümüzde de faydalanılmaktadır. Yeri geldiğinde bunları da paylaşacağım.
      Farabi'nin Müzik ile ilgili eserlerinden bazıları:
''el medhel ile sanaa' el musiki'', '' kitab fi ihsa-ul ika' va-l ikaat'', sanaate fi-l musiki'' ve '' el musiki-l kebir'

       Mutlaka söylemeliyim ki ''El Musiki-l Kebir" Orta Çağı'n en büyük Müzik Teorisi eseri olarak kabul edilmiştir.

                                                              Ezgi Yaz 
                                                     Uzman Klinik Psikolog

Müzikle Tedavi alanında tüm dünyayı etkileyen bilimsel ve ilimsel çalışmalara sahip olan bilginimiz İbn-i Sina...



                                       MÜZİKLE TERAPİ

    Müzik candır... Şifadır... Yaşama zevkini artıran, sonsuzluğa dokundurandır...
        Müzik, insan var olmadan öncesine, ezele dayananan nice gizemi ve mucizeyi içinde barındıran ebediyete varan bir lütüftur...
      Duymasını bilenler ve öğrenenler için kainattaki her varlığın birer müziği vardır... Rüzgarın, gezegenlerin, bedenimizin, kalbimizin, ruhumuzun ... Farkında olduğumuz ya da olmadığımız bu müzikler ruhsal ve bedensel ahengimizi, dengemizi sağlamakta, korumakta veya da bozmaktadır...

     Kutsal kitaplarda işitme melekelerimizin üstünlüğüne yapılan vurgudan tutun da anne karnındaki fetüsün annesini duyarak dünya ile bağ kurmaya başlaması, mağara duvarlarına yapılan resimlerde çeşitli ilkel ensturmanların yer alması, gelmiş geçmiş en büyük medeniyetlere ait kaynaklarda,ilkel kabilelerde, inanışlarda müziğin her daim yer alması müziğin varoluşumuzun ayrılmaz bir parçası olduğunun somut bir göstergesidir... Ve de müziğin bazı mucizelerinin...
        Bu sayfada ruhumu aşkla dolduran ve merakımı her geçen gün körükleyen ve heyecan uyandıran Müziğin Terapi mucizesinden, on sene öncesinde ciddi bilimsel, ilimsel ve sezgisel araştırmalara başladığım, TÜBİTAK'a sunduğum "Müzikle Tedavi" adlı çalışmamdan, yeni araştırmalarımdan,öğrendiklerimden, tarihte ve günümüzde yapılan Müzikle Terapi çalışmalarından, hissettiklerimden ve birikimlerimden yola çıkarak geliştirdiğim "Müzikle Terapi" teorilerimden, uygulamalarımdan paylaşımlarda bulunmaya çalışacağım...
          Yaradanım bizi müzikten mahrum ederek sınamasın...
Saygılarımla ve en içten sevgilerimle...

Ezgi Yaz
Uzman Klinik Psikolog
Psikolojik Danışman

27 Şubat 2016 Cumartesi


         "Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinemez."
                                                  Andre Gide

                                                                                                      
"Sanatsal ilüzyon sayesinde simge ve yerdeş ürünlerin gerçek heyecanlara yol açabildiği, varlığı genellikle teslim edilen bir realitedir; dolayısıyla sanat, isteklerden doyumu esirgeyen gerçek dünyayla isteklerin gerçekleşebildiği hayal dünya ortasında bir ara belde, ilkel insanların her şeye gücü yeterlik inançlarının adeta varlığını sürdürdüğü bir ülkedir." Sigmund Freud



                                              BLOG SAYFAM HAKKINDA



            Bu  Blog sayfamda, uzun yıllar araştırdığım, üzerinde bilimsel ve uygulamalı çalışarak deneyimlediğim Yazıyla Terapi ve Müzikle Terapi ile ilgili birtakım paylaşımlarım olacak...




  Aynı zamanda yaşam sanatımızdaki baş rolümüzü olağanca maharetimizle sergilememize katkıda bulunacağına inandığım, kişisel ve ruhsal gelişimimiz yolunda birtakım beceriler edinmemize, kendimizi ve çevremizi tanımamıza, farkındalık seviyemizi yükseltmemize, aklımızın ve gönlümüzün semalarını aynı ufukta eriterek birleştirmemize, yaşamımızdaki zorluklarla başaçıkmamıza, yaşamdan keyif almamıza, Ruh Sağlığımızı korumamıza doğrudan veya dolaylı olarak faydası olacağını düşündüğüm yazılara, özlü sözlere, Atasözleri'ne, şiirlere, sanata, filmlere, öykülere, yaşam öykülerine, biyografilere, gözlemlerime ve kişisel yazılarıma da yer vereceğim. 



         Biliyorum ki asırlar evvel Mevlana'nın dile getirdiği gibi sevgi varlığın özüdür ve İbn-i Sina'nın söylediği gibi ruhumuz kandil, bilim onun aydınlığı ve Tanrısal bilgelik de kandilin yağı gibidir ve kandilimiz yanarsa, ışık saçarsa bize diri denilir... 

       İşte naçizane varoluşsal yolculuğumu gerçekleştirerek diri olabilmek, sonsuzlukta kalabilmek, özümdeki sevgiyi de katarak nice sevgilere dokunabilmek ve en derin sevgide can bulabilmek için, keşfettiğim diyarlardan bazı manzaraları burada gönlümden ve gözümden yansıtarak üzerime düşeni yapmaya çalışacağım...

      Söylemeden edemeyeceğim... Niyetim asla üstünlük, bilgiçlik taslamak değil.. Hepimiz birer parmak izi kadar özeliz ve çok kıymetliyiz... Sanatçılar hariç hemen hemen hiçbirimiz birbirimizden üstün değiliz. Sadece eğitimini aldığımız, uzmanlaştığımız, üzerinde çalışarak yeni şeyler ortaya koyduğumuz alanlardaki bilgi birikimimiz daha fazla ve bilgi yelpazemiz daha geniş... Bu alanlarda Güneş niteliğinde olmasa da yakabileceğimiz parmak izimiz kadar özel ve kıymetli bilim ve ilim ışıklarımız var... 

       Tarihten günümüze gelen pek çok dinde, inançta, felsefede, öğretide ortak olan bir şey var ki o da hepimizin yolunun aynı olduğu ve varılacak yere nasıl gidileceğinin her yolcu için farklı olduğu... Uzun lafın kısası, kendi varoluş yolculuğumda gönlüme yansıyan ışığımla keşfederek gördüğüm manzaralarıma hoş geldiniz, sefa geldiniz...


        Saygılarımla ve en içten sevgilerimle...

                                                                   Ezgi Yaz
                                                        Uzman Klinik Psikolog
                                                         Psikolojik Danışman

Not: Bu sayfanın tüm hakları saklıdır. Şahsıma ait yazılar ancak kaynak (isim) belirtilmek suretiyle paylaşılabilir.



"Senin görevin aşkı aramak değil; ancak onunla aranda kurduğun engelleri aramak ve bulmaktır. Aşkı arama, o kayıp değil. Kendini kaybet aşkı bul…" 

                              Mevlana Celaleddin-i Rumi


26 Şubat 2016 Cuma



"İnsanın ruhu kandil, bilim onun aydınlığı ve Tanrısal bilgelik de kandilin yağı gibidir. Bu yanar ve ışık saçarsa o zaman sana diri denilir."

                                                   İbn-i Sina


11 Şubat 2016 Perşembe

DUYURU: "YAZIYLA TERAPİ UYGULAMASI" HAKKINDA







YAZIYLA TERAPİ: 
                 “KÜLLERİMDEN DOĞUYORUM”

“Üzerinizde tarif edemediğiniz yorgunluğunuzla birlikte sizi ağırlaştıran yaşantıların çıkmazında mı hissediyorsunuz kendinizi?
Aklınız, duygularınız, zihniniz, ruhunuz karmakarışık mı?
Yaşamınızda çözümleyemediğiniz şeyler mi var?
İç dünyanızdan çok uzaklaştığınızı mı hissediyorsunuz?
Kendinizi çok yalnız mı hissediyorsunuz?
Hayatınıza yepyeni bir sayfa mı açmak istiyorsunuz?
Yaşamınızın kontrolünü tekrar elinize alarak, kişisel ve ruhsal olarak gelişmek, kendinizi keşfetmek, yaşamınızdaki sorunlarınızla baş etme gücünüze güç katmak ve yeni yaşam hedeflerinizi belirlemek için “Yazıyla Terapi: Küllerimden Doğuyorum” çalışmamıza katılmaya ne dersiniz?”

Psikoeğitim ve Yazıyla Terapi süresi: 1 ay olmaktadır. Haftanın bir günü, günde iki saat gerçekleşmektedir.
PsikoeğitmenEzgi Yaz (Uzman Klinik Psikolog/ Psikolojik Danışman)
Kimler katılabilir? 14 yaş ve ÜZERİ 
Kişisel seanslar ve grup seansları yapılmaktadır.
(Ayrıntılı bilgi ve katılım için)
İletişim adresi: yazezgi@hotmail.com


YAZIYLA TERAPİ  “KÜLLERİMDEN DOĞUYORUM”UN SONUNDA;

·   Kendinizi daha iyi tanımaya başlayacaksınız.
·   Hayatınızdaki zorluklarla nasıl baş edebileceğinizi ve o zorlukları nasıl ortadan kaldırabileceğinizi öğreneceksiniz.
·   Nasıl bir yaşamın size göre olduğunu keşfedeceksiniz.
· Stresle, kaygıyla, ruhsal acıyla baş etme becerilerinizi güçlendireceksiniz.
·   Farkındalığınız gelişecek.
·   Etrafınızdaki insanları daha iyi tanıyıp anlamaya başlayacaksınız.
·   Yaşam amaçlarınızı belirleyeceksiniz.
·   Yaşamınızdan keyif almaya başlayacaksınız.
·   Yaratıcılığınız gelişecek.
·   Geçmişinizi analiz ederek geleceğinizi yapılandıracaksınız.
·   Ruhsal yorgunluğunuzu giderecek, hafifleyeceksiniz.
·   Yaşamınızın kontrolünü tekrar elinize alacaksınız.
·   Aklınızı, duygularınızı, zihninizi, düşüncelerinizi sağlıklı bir şekilde düzenleyeceksiniz.
·   Kendinizle dost olacaksınız ve dahası ile
·   KÜLLERİNİZDEN DOĞACAKSINIZ…

                                        
                     







YAZARAK ANLATMANIN FAYDALARI NELERDİR?
                                               
                                                                   Ezgi Yaz
           Uzman Klinik Psikolog

“Yazmak, kendimize yaptığımız, içsel bir keşif yolculuğudur. Sırt çantamızı alıp nereye gideceğimizi bilmeden, geriye dönüşü düşünmeden başlanılan yolculuklara benzer...  Bir tür seyyahlıktır.           
Yazarak kendimizi keşfe çıkma cesaretini göze aldığımız zaman, kendi gizemimizi çözmeye başlarız. Farkındalıktır bu. İçimizde olan bitenlerin farkına vardığımızda, yarım kalmışlıklarımızı, bize acı veren, bizi üzen yaşantılarımızla karşılaştıkça, güçlü yanlarımızı keşfettikçe onları tekrar değiştirip yapılandırma gücümüze güç katarız. Böylelikle, onları yapılandırır, değişir, ruhsal olarak da gelişiriz... Yaralarımızı sararız, şifalanırız... Kendimize dair keşfettiğimiz yeni diyarlar da cabası...
Bir ömrümüze binlerce ömür sığdırırız… O halde, durmak niye… Bir kalem ve kâğıt yeter bize…”


              Rahatlatır, hafifletir.
              İyileştirir.
              Kendimizin en iyi dostu oluruz. Dertlerimizi azaltırız.
              Yazılı ve sözlü anlatım becerilerimiz geliştirir.
              Beynimizin sağ ve sol loblarının eş güdüm halinde çalışmalarını sağlar.
              Yaratıcılık kapasitemiz gelişir.
              Bize ağır gelen duygu ve düşüncelerimizi keşfeder ve onların olumsuz etkisini ortadan kaldırırız.
              Kendimizi yalnız hissetmeyiz.
              Kendimizi ve insanları daha iyi anlar ve tanırız.
              Kendimizi her geçen gün keşfederiz. Kendimizle baş başayken mutlu ve huzurlu oluruz.
              İçimizde boşluk duygusu hissetmeyiz.
              Öz güvenimiz olur.
              Çok boyutlu düşünürüz.
              Duygularımızı tanırız ve onları kontrol edebiliriz.
              Ruhsal olarak olgunlaşırız.
              Daima kendimizi geliştiririz.
              Hafızamız güçlenir.
              Sakinleşiriz.
              Stresle ve acıyla baş etmeyi öğreniriz.
              Üzüntülü zamanlarımızın, hayatımızdaki tüm kontrolü eline almasına engel oluruz.
              Ruh sağlığımızı koruruz.
              Sosyalleşiriz.
              Daha kültürlü, daha zeki ve duyarlı kişiler haline geliriz.
              Plan yapma ve yaptığımız plana sadık kalma becerilerimiz güçlenir. Çünkü irademiz kuvvetlenir.
              Yaşamdan keyif alırız.
              Kendimize ve insanlara faydalı oluruz.
         Beynimizin sınırlarını zorlarız. Onu her geçen gün daha iyi kullanabilmeyi sağlarız.
              Yaşamı fark ederek, fark edilerek dolu dolu yaşarız.
              Farkındalık bilincimiz gelişir.
              Hayattan ne istediğimizi biliriz ve bunun için ne yapmamız gerektiğini keşfederiz.
              Derslerimizde daha başarılı oluruz.
              Yaşadıklarımızı kayıt altına alarak kendi destanımızı yazmış oluruz. Yarınlarımızla paylaşma imkânı yaratırız.
              Sorun çözme becerilerimiz güçlenir.
              Duygularımız ve düşüncelerimiz tutarlı hale gelir.
              Aklımız ve gönlümüz uyum içinde olur.


·          

5 Şubat 2016 Cuma




"Hiç gecikmeden yaşamaya başla ve her bir günü, ayrı bir yaşam gibi gör." 

                                                                                                                    Seneca







3 Şubat 2016 Çarşamba

5 REİKİ İLKESİ

"Özellikle     bugün     öfkelenme..  Özellikle    bugün     özgür    ve    mutlu ol.
Özellikle bugün endişelenme, tasalanma.. Özellikle bugün sevinç duy, neşeli ol.
Özellikle bugün ekmeğini dürüstçe kazan. Özellikle bugün dürüst ve çalışkan ol.
Özellikle bugün sonsuz bereket için şükran duy.. Özellikle bugün müteşekkir ol.
Özellikle bugün yaşayan her şeye saygılı ve şefkatli ol.. Başkalarını kendin gibi sev."


2 Şubat 2016 Salı



  "Mutluluk parfüm gibidir, önce kendine sürersin; sonra etrafına yayılır."
                                                                                                Özdemir Asaf