22 Mart 2016 Salı



       Müzik aleti (ensturman), anadır, babadır, candır, kardeştir, sevgilidir, dosttur... Aşk ile meşk edilirken gönül gözünü yaşama açar... Varlığı bile adeta çalanın ruhuna terapötik kollarıyla sarılır... Rahmetle andığımız Ozanımız Aşık Veysel'in yaşayıp dile döktüğü gibi...
                                                               
                                                              Ezgi Yaz
                                                                   
                                                        Uzm. Klinik Psikolog
                                                       Psikolojik Danışman

SAZIMA
Ben gidersem sazım sen kal dünyada 

Gizli sırlarımı aşikar etme 

Lâl olsun dillerin söyleme yalan 

Garip bülbül gibi ah u zar etme



Gizli dertlerimi sana anlattım 

Çalıştım sesimi sesine kattım 

Bebe gibi kollarımda yaylattım 

Hayali hatır et beni unutma



Bahçede dut iken bilmezdin sazı 
Bülbül konar mıydı dalına bazı 
Hangi kuştan aldın sen bu avazı 
Söyle doğrusunu gel inkar etme

Benim her derdime sen ortak oldun 
Ağlarsam ağladın gülersem güldün 
Sazım bu sesleri turnadan mı aldın 
Pençe vurup sarı teli sızlatma

Ay geçer yıl geçer uzarsa ara
Giyin kara libas yaslan duvara
Yanından göğsünden açılır yara
Yâr gelmezse yaraların elletme

Sen petek misali Veysel'de arı
İnleşir beraber yapardık balı
Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı
Ben babamı sen ustanı unutma

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

     
"Sıkıntılı zamanlarında sakın ümidini kesme; çalış, gayret göster. Göreceksin ki bir gün güneşli, neşeli günler sizi kucaklayacaktır. Güçlük kolaylıkla beraberdir, kendine gel, ümidini kesme." 
                                                                                       Hz. Mevlana 

21 Mart 2016 Pazartesi





HAYDARPAŞA’DA

Martıların çığlığı
Karışır
Motor sesine…
Köpük köpük dalgalar
Yükselir
Güverteye…
Simitler uçuşur havada
Bir yunus selamıyla
Haydarpaşa’da…

Ezgi YAZ

11 Mart 2016 Cuma


                 "Kendinden kendine sefer eyle."

                                                    Hz.  Mevlana 

9 Mart 2016 Çarşamba


                                                   

     
“Müzik, yerle gök arasındaki her varlığı hiç kimsenin tasavvur bile edemeyeceği bir kudretle sarsar.” 

                                                     William Shakespeare



''Musikinin ritminde bir sır saklıdır. Eğer onu ifşa etseydim dünya alt üst olurdu."

                            Şems-i Tebrizi



    


     BEYNE İYİ GELEN KİTAPLAR...
    
    Toronto Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatr Keith Oatley ve Ingrid Wickelgran, aşağıdaki kitapların beyne iyi geldiği söylemiştir. (Scientific American):


    1) Goethe, Werther
    2) J. Austen, Aşk ve Gurur
    3) Nathianiel Hawthorne, Kırmızı Leke
    4) George Eliot, Middlemarch
    5) Leo Tolstoy, Anna Karennia
    6) Virginia Woolf, Bayan Dalloway
    7) Toni Morrison, Sevgili
    8) J. M. Coetze, Utanç
    9) Musin Hamid, Gönülsüz Köktenci
  10) Gustave Flaubert, Madam Bovary

7 Mart 2016 Pazartesi

                






   BAHAR, YARATICILIK VE YAZIYLA TERAPİ ÜZERİNE
         
        Bahar gelir, çiçekler yeşerir… Tabiat ana gençleşir... Altın sarısı Güneş ağırlanır can yuvasında çiçeklerin… Mis kokular saçılır dört bir yana… İlham perileri başlar oyunlarına…
       Gönüller yeşerir, yazarlar şairler dile, müzisyenler sese, ressamlar renge gelir… Kimi hüzne gark olur, kimisi sevince… Kimisi de dev duygu dalgalarının dibinde zirvesinde savrulup durur…
       İşte öylesine yoğunlaşıp coşar ki duygular yazıya, şiire, ezgilere, resimlere taşar… Anlatılmasa olmaz… Dışa vurulmasa dayanılmaz… Bu ahval, ister yaratıcılıkla ister doğrudan anlatılırsa şifalanır, dayanır, arınır ve arıtır canlar… Gizli simya misali dozunu yakalayanda zehir, panzehir olur… Böylece, yaşama sevinçle tutunulur ve okuyanlar, dinleyenler, görenler de yaşama sevinçle tutundurulur… Nihayetinde sevinç paylaştıkça çoğalır, dert paylaştıkça azalır…
        Yazıyla Terapi’nin şifahi bir yöntemi olarak gördüğüm şiir ile şairlerin dünyasındaki Bahar’a bakmaya ne dersiniz?
                                               Ezgi Yaz
                                     Uzman Klinik Psikolog

DESEM Kİ

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem  ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

Cahit Sıtkı Tarancı



NİSAN’SA

“İmkansız şey
Şiir yazmak,
Âşıksan eğer;
Ve yazmamak,
      Aylardan nisansa…”

Orhan Veli Kanık



                                       BAHAR ŞİİRİ

Bu sabah mutluluğa aç pencereni 
Bir güzel arın dünkü kederinden 
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden 
Çocuğum uzat ellerini 

Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı 
Duy böyle koşturan sevinci 
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor 
Toprak ananın kalbi 

Şöyle yanı başıma çimenlere uzan 
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın 
Baharın gençliğin ve aşkın 
Türküsünü söyleyelim bir ağızdan

Ataol Behramoğlu



BAHARIN İLK SABAHLARI

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: ´Sıkıntılar duradursun!´
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.
Orhan Veli Kanık


5 Mart 2016 Cumartesi



                                                     

                                         
KENDİ KENDİNİZE ÜZÜNTÜNÜZÜ GİDERMENİZE YARDIMCI OLACAK BİR "Yazıyla Terapi" ve "Müzikle Terapi" Uygulaması İLE NEVA MAKAMI'NIN PSİKOLOJİK ETKİLERİ

    Safuyiddin'e ve Farabi'ye göre bu vakitlerde (akşam saatlerinde, güneş battıktan sonra) etkisini daha iyi gösteren "Neva Makamı" Farabi'ye göre üzüntüyü giderir, insana lezzet ve ferahlık verir. Hekimbaşı Gevrekzade Hasan Efendi de "Emraz-ı Ruhaniyeyi Negama-ı Musıkiye" adlı eserinde bu makamın aynı zamanda gönül sevinci verdiğini dile getirmiştir.

   
    Demem o ki üzüntülü olduğunuz zamanlarda "Neva Makamı"ndaki eserleri dinleyerek ruhunuzdaki üzüntüyü hafifletip boğuluyormuş hissinden kurtularak ferahlayabilirsiniz.
     
      Geliştirdiğim yöntemlerden "Yazıyla Terapi" ile "Müzikle Terapi"yi birleştiren şu uygulamayı kendi kendinize yaparak rahatlayabilir, içinizde ifade edilmemiş duyguların yarattığı engellenmişlik hissinden kurtulabilir, beyninizi stressiz alfa konumuna getirebilirsiniz, kaygınızı azaltabilirsiniz. Üzüntünüze karşı güçlendikten sonra, müziğin beyninizin kullanmadığınız bölgelerine etkisiyle birlikte içinizden üzüntünüzü gidermenin ilhamlarını açığa çıkartabilirsiniz... (Burada yazılı dil ile ifade ederek yazarak sezgisel ve mantıklı düşünme sürecinizin eş güdümlü devreye girmesi ve müziğin de yaratıcı düşünme becerilerinizi ortaya çıkarması söz konusu.) Bu uygulamayı kırk gün yaparsanız, bahsettiğim faydalarının yanı sıra uzun vadede psikolojik olarak da pek çok faydasını göreceksiniz.

"Üzüntüyü Gidermeye Yönelik Müzikle ve Yazıyla Terapi Uygulaması":

1) Öncelikle kendinizi rahat hissedeceğiniz, rahatsız edilmeyeceğiniz bir mekana seçin. (Bu mekan eviniz, deniz kenarı ya da bir Kafe bile olabilir. Maksat sizin kendinizi rahat hisetmeniz.)

2) Neva Makamı'dan bir eser açın. (Uygulamaya başlamadan evvel Neva Makamı eserlerden size en iyi geleni seçmenizi tavsiye ederim.) (Mesela, Itri'nin Neva Kar adlı eserinin bu uygulama için oldukça işlevsel olduğuna inanıyorum. Yine de kendiniz seçin derim.)

3) Kendinizi yakın hissettiğiniz, rahatlıkla içinizi dökebileceğiniz bir defter ve kalem alın. (Kesinlikle telefon, tablet vb. olmamalı.)

4) Hiç bir şey düşünmeden, yazı güzelliği, anlam bütünlüğü dil bilgisi vb. kurallara hiç dikkat etmeden yazın. Kendinizi müziğin ve kalemin güvenli kollarında içinizdeki okyanusa bırakın. En az yirmi dakika yazın. Saatler de sürebilir, size kalmış, ancak kesinlikle yirmi dakikadan az olmasın.

5) Kırk gün bu uygulamaya devam edin ve sonunda defterinizi yakın, yırtın veya denize atın... Yok edin...

NOT: Yazarken ve yazdıktan sonra birkaç saat kendinizi çok kötü hissedebilirsiniz. Bu durum oldukça doğal. Ancak bu kötü his, sizde dağılıyormuş hissi uyandırıyorsa, yapmanız gerekenleri (sorumluluklarınızı) yapamayacak hale getiriyorsa, kötü hissiyatınız saatler boyu sürüyorsa o zaman kesinlikle alanında uzman bir Psikiyatri Hekimi'ne, Psikolog'a veya Psikolojik Danışman'a gitmenizi öneririm. Muhtemelen kendi kendinize başa çıkamayacağınız bir ruhsal süreç içerisinde olabilirsiniz.

Saygılarımla ve en içten sevgilerimle...

Ezgi Yaz
Uzman Klinik Psikolog

4 Mart 2016 Cuma




        MOZART VE BEYİN ÜZERİNE

         Günümüze değin, Mozart'ın müziklerinin beyin, öğrenme ve psikoloji ile ilgili etkileşimiyle ilgili pek çok bilimsel çalışma yapılmıştır ve halen yapılmaya da devam etmektedir. Bu araştırmaların sonuçlarından yola çıkılarak şu fikre varılır zannımca: "Mozart'ın müzikleri, insan beynine özellikle öğrenme, sakinleşerek beyin dalgalarını alfa düzeyine getirme, yorgunluğu azaltarak dinlendirme, enerji verme, var olan zeka potansiyelinin sınırlarını zorlayarak kullanma gibi pek çok fayda sağlıyor." Bana göre bunun sebeplerinden birisi ve belki de en önemlisi Mozart'ın müziklerinin matematiksel yapısının insanın elektrobiyokimyasal olarak gerçekleşen sinirsel iletimindeki dengeleri sağlayacak nitelikte olması.


     Elbette insanın beynine bunca faydaları sağlayan müzisyenlerin ve bestecilerin Mozart'tan ya da sadece Klasik Müzik'ten ibaret olduğunu hiç düşünmüyorum. Bugün adını ve eserlerini bilmediğimiz, tarihin tozlu sayfalarında yitip kaybettiğimiz ve bugün de üzerinde bilimsel araştırmalar yapılmamış nice farklı kültürlerde, farklı türlerde eserleri olan müzisyenler ve besteciler var. Belki bu kıymetler de en az Mozart ve bilinen diğerleri kadar çok faydalı bizler için. Dilerim Psikoloji, Psikiyatri, Nöroloji, Müzikoloji disiplinleri sanatın en üstünü olduğunu duyumsadığım "Müzik" ile birlikte çalışmalarını her kültürde ve özellikle kültürler arası bağlamda da günümüz müzisyenlerinin eserlerini araştırarak nimet olduğuna tüm kalbimle inandığım Mozart gibi veya Barok müzisyenleri gibi insanlığa kazandırırlar.


      Mozart'ın eserlerinde hep bir Ergenlik Dönemi'ndeki gencin yaşam enerjisini, yaşam doluluğunu hissetmişimdir, çocukluğun ve yetişkinliğin arafından sadece pozitif enerjiler ve neşe verenini... Bir türlü bitmek bilmeyen enerjsinin fazlasında da yoranı... (Gerçi müziğin seçimini, dozunu ve zamanını da kendimize göre ayarlamak gerek yan etkiye de maruz kalmamak için...)
Bugüne kadar yapılan araştırmalardan yola çıkarak denediğim, deneyimlediğim isimlerden bazılarını beynim yorgun diyenlere, dinlenmek isteyenlere; üniversite, lise, uzmanlık, dil vb. öğrenmeye dayalı sınavlara hazırlananlara Mozart'ı, Bach'ı, Teleman'ı, Monteverdi'yi, Purcell'i, tavsiye edebilirim...

   Bu yazımı "http://www.noktavirgul.com/…/beyin-mozart-iliskisi-ve-largo…" dan alıntıladığım bir araştırmayı ve söz konusu araştırmadaki eser ile paylaşarak sonlandırmak istiyorum:

     "14 Ekim 1993 'de , A.B.D.'de "USA Today"de çıkan "Mozart 'in Müzikleri Zekayı Geliştiriyor" baslıklı haber tüm Dünyada sansasyon yaratmıştır. Bu habere göre, California Üniversitesi'nin Irvine'deki öğrenme ve hafıza Nörobiyoloji Merkezi bilim adamlarının yaptıkları bir araştırma, bazı müziklerle IQ arasında bir ilişki olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

       Bu araştırmada otuz altı üniversite öğrencisi, önce IQ testinin sağ beyin yeteneklerini ölçen sorularıyla test edilmiştir. Testten sonra öğrencilere Mozart'ın "Re Majör, K 448 iki Piyanoluk Sonat' ı 10 dakika boyunca dinlettirilmiştir. Daha sonra öğrenciler hemen tekrar test edildiklerinde, IQ puanlarının önceki değerlere göre 8 veya 9 puan daha yükselmiş olduğu gözlenmiştir."

          Saygılarımla ve en içten sevgilerimle...

                                                                                      Ezgi Yaz 
                                                                              Uzm. Klinik Psikolog 


2 Mart 2016 Çarşamba


                                                     TÜRK KAHVESİ

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Nedir hatır? Düşünme, akıl, yâd, hafıza, gönül, kalp, durum, saygı, sevgi, hal keyif…
Sevdiklerimizle içtiğimiz bir fincan kahve ile kırk yıllık bir bağlar örmeye başlarız…
“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane…”
Bazı günlerde kendinizle veya sevdiklerinizle içeceğiniz kahve aranızdaki duygusal bağları derinleştirmeye yardım eder. Hem beraber anı paylaşmanın verdiği hisler hem kahvenin kokusu, tadı ruhunuzu dinlendiriverir…
Hayat mücadelesi ile geçen bir gününüzde yaratacağınız kahve aralarının yaşamınıza kattığı renkleri deneyimlemek “an”ı fark etmenize ve duyumsamanıza da yardım edecektir…
O halde bazı zamanlarda kendinizle veya sevdiklerinizle içeceğiniz kahvenin tatlandırdığı sohbeti denemeye ne dersiniz? 

                                    Ezgi Yaz
                                        Uzman Klinik Psikolog