7 Mart 2016 Pazartesi

                






   BAHAR, YARATICILIK VE YAZIYLA TERAPİ ÜZERİNE
         
        Bahar gelir, çiçekler yeşerir… Tabiat ana gençleşir... Altın sarısı Güneş ağırlanır can yuvasında çiçeklerin… Mis kokular saçılır dört bir yana… İlham perileri başlar oyunlarına…
       Gönüller yeşerir, yazarlar şairler dile, müzisyenler sese, ressamlar renge gelir… Kimi hüzne gark olur, kimisi sevince… Kimisi de dev duygu dalgalarının dibinde zirvesinde savrulup durur…
       İşte öylesine yoğunlaşıp coşar ki duygular yazıya, şiire, ezgilere, resimlere taşar… Anlatılmasa olmaz… Dışa vurulmasa dayanılmaz… Bu ahval, ister yaratıcılıkla ister doğrudan anlatılırsa şifalanır, dayanır, arınır ve arıtır canlar… Gizli simya misali dozunu yakalayanda zehir, panzehir olur… Böylece, yaşama sevinçle tutunulur ve okuyanlar, dinleyenler, görenler de yaşama sevinçle tutundurulur… Nihayetinde sevinç paylaştıkça çoğalır, dert paylaştıkça azalır…
        Yazıyla Terapi’nin şifahi bir yöntemi olarak gördüğüm şiir ile şairlerin dünyasındaki Bahar’a bakmaya ne dersiniz?
                                               Ezgi Yaz
                                     Uzman Klinik Psikolog

DESEM Kİ

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem  ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

Cahit Sıtkı Tarancı



NİSAN’SA

“İmkansız şey
Şiir yazmak,
Âşıksan eğer;
Ve yazmamak,
      Aylardan nisansa…”

Orhan Veli Kanık



                                       BAHAR ŞİİRİ

Bu sabah mutluluğa aç pencereni 
Bir güzel arın dünkü kederinden 
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden 
Çocuğum uzat ellerini 

Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı 
Duy böyle koşturan sevinci 
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor 
Toprak ananın kalbi 

Şöyle yanı başıma çimenlere uzan 
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın 
Baharın gençliğin ve aşkın 
Türküsünü söyleyelim bir ağızdan

Ataol Behramoğlu



BAHARIN İLK SABAHLARI

Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: ´Sıkıntılar duradursun!´
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.
Orhan Veli Kanık


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder